Odamın penceresinin
önünde kocaman bir kiraz ağacı var. Yakında ayrıca. Hayat saklı dallarında.
Kocaman yürekler var içinde. Koca umutlar. Ne gülüşler saklı dallarında. Bizim
üç kaltı evden bile uzun ağaç. Ben daha doğmadan gelmiş yaşadığım topraklara. Benden
büyükce yani. Kışın çıplak kalır ama hiç eksiltmez yaşamını,İçindeki kocaman
dünyasını. Uyur. Uyku zamanı geldiği için sessizce, kendince uyur işte. Herkes
gibi. Her canlı gibi çeker yorganını üstüne en beyazından..
Bahar gelir sonra.
Ah görseniz nasıl serpilir nasıl coşar! Beyaz yorgan yerine beyaz çiçekli bir
elbise giyer tam da bahar havasına uygun. Ah ne güzel bir parfümdür o.
Salına salına yayar kokusunu bucaklara. " Yeter artık uyuduğum.
Güneşimi özledim ben." der
ve kıskandırır onu görenleri. Elbisesine daha da hareket katar zaman
ilerledikçe. Açık yeşil tonlarında yapraklarla sevinip dans eder olduğu yerde.
Nazlıdır Kiraz Ağacı. Kimseyi de kırmaz. Her gelene kollarını açar. Meyvesinden
dağıtır herkese. En mutlu olduğu anlardır kiraz ağacının. Büyüğünden küçüğüne
çıkıverir toplar kirazları insan oğlu.. Ağaca çıkamayanlara da bağırır "Korkma! Ben düşürmem seni. Sende gel" diye
lakin anlamaz insan oğlu. Ama kiraz ağacının misafiri sadece insan oğlu
değildir ya. Ne kuşlar ne kelebek ne arılar gelip geçmiştir bağrından.
Odamın
penceresinden izliyorum hepsini. Her biri müteşekkir ayrılıyor kiraz ağacından.
Pek misafirperverdir kendileri. İşte diyorumya hayat saklı kiraz ağacında.. Yaradan bir ağaca bir dünya sığdırdı da göremedi
insanoğlu. "Bakmak
yetmiyor" herzaman diyorum; anlamak da görmenin diğer yarısı...
Kiraz ağacı belki
göremedi ama anladı. O yüzden hiç bükmedi boynunu. Kırdılar, kopardılar,
kestiler kollarını. Buna rağmen yine bükmedi boynunu. Hayat vardı omuzlarında.
Küçük bir dünya vardı.
Şimdi tekrar baktım
Kiraz ağacına kıyafetine kondurduğu o yeşil yapraklar sallanıyor. Göğsünden
tatlı bir rüzgar esip geçiyor. Küçük bir şarkı mırıldanıyor. Rüzgarda eşilik ediyor
ona. İkisi pek bir uyumlu. Gösreniz nasıl kıskanırsınız. Ama dedim ya görmek
yetmiyor anlamak lazım..
Göz görüyor.
Bucağı, köşeyi, kuytuyu.. Ama göz anlamaz görünen nesneleri. Ama anlatmaya
çalışır. Anlamaya çalışalım. Hayatta saklı gerçekleri. Anlayabilenlerden olmak
dileğiyle...
8 yorum:
İleride hep bahçem evimin önünde olsun istiyorum. Ve o bahçeye dikmek istediğim ilk ağac kiraz ağacıdır:)
yine nefis bir yazı senden ve doğayı gören yazılara bayılırıım :)
Görmek için önce bakmalı.. Lakin önce farkında olmalı. .. belki de tüm mesele; farkında olmak. Bir kiraz ağacı, bir erik ağacı,bir erguvan.. Ve belki en vefalılarından bir çınar.. Ne çok şey gizli..
Ne de güzel görmüşsün; altında gölgelenenler,dallarında gizli yuvalar, belki gövdesinde bir çakıyla yarılmış yürek resmi.. içinde iki harf.. bir aşkın emanetçisi ağaç..
Bunları fark edemiyor olmak ne acı! En üstün varlık olan insan.. gözünün önündekileri bile göremezken bir de görmenin ötesine geçmeye çalışıyor.. Ne zavallıyız..
Ve belki de sırf bu yükü, bu sıfatı üstümüzden atmak için insanlara haykırmalıyız kiraz ağaçlarını.. gökte uçan martıları.. dalgaları ve anlattıklarını.. ay ışığını.. geçmiş zaman elbiseleri içinde Yıldızların altında birbirlerini seyre dalan yürekli eski zaman insanlarını..
Anlatmalıyız..
Anlatmalısın..
Hiç durma..
:)
Teşekkür ederim deeptone.
Inşallah isteğin gerçekleşir le yan. Kiraz ağacı en güzeli ben çok severim
Bu güzel yorumun için teşekkürler. Yorumunda bile bir dünya var aslında okuyan farkına varsa yeter. Dediğin gibi farkına carabiner önemli olan..
Hâlâ yazan insanların olması ne güzel. Dünyaya farklı bir gözle bakabilen, hayatı ıskalamayan insanlar... "Kiraz ağacında yırtılan gömleğim" diyordu şair. Keşke insanların gömlekleri yine kiraz ağaçlarında yırtılsa, kavgalarda değil...
Edebiyatçının Biri;
Önemli olan farklı açılardan bakabilmek değil mi?
Keşke dediğiniz gibi olsa.. Kavgalar yerine ağaca çıkıp inişte yırtılsa o gömlekler.
Yorum Gönder